Budalaname, 15. yüzyılda yaşamış tasavvuf şairlerinden Kaygusuz Abdal tarafından, nesir türünde yazılmış bir eserdir. Sanatçının en önemli eseri olarak gösterilmektedir. Eserde Allah yoluna giren abdalların yolculuğu beş bölümde anlatılmaktadır. “İnsan aklı anadan doğma kör ve topaldır” diyerek esere başlayan Kaygusuz, akl-ı maaş ile yani sadece dünya yaşamını düşünen akıl ile Allah’ın bilinemeyeceğini söyler.
Budalaname’de İşlenen Konular
İlk konu kendini bilmektir. İnsan, suret midir, can mıdır, kul mudur, sultan mıdır, bunu bilmeli. Kendini bilenler şehzadeyken köle olur; mekanları gülşen iken külhan olur. Kendini bilene atasının kam helal, kendini bilmeyene anasının sütü haramdır. Yarın mahşerde insanların kimi eşek, kimi sığır, kimi maymun suretinde olur. Eğer dünyada bir mürşid-i kamile bağlanırsan kıyamette yüzün ak olur.
İkinci konu gönüldür. Gönülde gizli mana yazılıdır, dile gelmez. Bu mana ancak gönülle yol bulana açılır. Gönül denizine yol bulan, ne inci isterse dalıp çıkarır. Gönlü bırakıp surete bakanlar gaflet ipini boyunlarına takmış olurlar. Hak, gönlü kendisi için yaratmış ve kim beni isterse kırık gönüllerde bulsun demiştir.
Üçüncü konu Hakk’ı dünyadayken bulmak ve kendini bilerek hakikati bulmaktır. İnsan Hakk’ı dünyada iken bilmelidir. Bu dünyada iken insanın uzun kısa fikirleri bırakıp makam ve hal ehli olması lazımdır. Fırsat elde iken kaya kuşu gibi ömrü laklak ile geçirmemelidir.
Dördüncü konu, Kaygusuz’ un kendi vasf-ı halidir. Gökler, yerler, yıldızlar, hiçbir şey mevcut değilken Allah, kendi gizli hazinesinin bilinmesini istedi, kendi kendisini göstererek bu dünyayı yarattı, daha sonra kendisi sır oldu.
Beşinci konu insanın dünyaya gelmekten maksadının kendini ve Hakk’ı bilmek olduğudur. Bundan sonra Kaygusuz, insan vücudunu anlatır.